Çocukluğumda hatırladıkarım
Ramazan ayı gelmeden hazırlıklara başlanır ve sahur için yiyecekler hazırlanır.
Çok hazırlık yapılır ama benim hiç unutamadığım, sahura kalkmak istediğim ve kaldırılmayınca üzüldüğüm eriştedir.
Ramazan ayına bir aydan fazla varken erişte hazırlığı yapılır..
Bir aya yetecek erişte hazırlanır.
Bulgur pilavınanı dinlendirmek için erişte yapılır.
İİk teravih namazına gitmek için hazırlık yapılır.
Akşamları dışarıda oynamamıza müsade edilmediği için teravi bizimiçin dışarıya çıkmanın ve akşam oynamanın anahtarıydı.
Yatsı ezanı okununcaya kadar karanlıkta o günün oyunarından sanlambaç , ebelemece oynadık.
Ezan okununca hemen camiye koşardık. bazı arkadaşlar oyuna devam ederdi..
Namaz bitince babamızla eve gitmek zorundaydık. bazı arkadaşlar oyununa devam ederdi. isterdik ama teklif bile edemezdik.
Nedeninin ne olduğunu şimdi bile bilmiyorum.
Yatarken sıkı sıkıya tembih ediyordum beni sahura kaldırın diye, söz alamazsam uyumazdım.
Sahura kalkmamın nedenini biliyorum erişte yemek.
Sofra çok kalabaık olurdu.
Sahur sofrasında çok çeşit olurdu.
Benim hatırladığım ve tadını hiç unutmadığım kendi yaptığımız eriştenin tadı.
Oruç tutma yaşında değildim ama sahurları çok az kaçırdım.
Bazende akşama kadar hiç bir şey yemeden orucumu tuttum
iftar desen bir başka meresimdi.
Soğuk su hazırlamak,
Çay vazgeçilmezdi.
Tabi bizim çay bohca çayıydı. İftar ile teravih arası kısa olduğu için önceden hazırlamak gerekir.
Ablam bu merasimleri hiç aksatmazdı. iftarda ,sahurda eksiksiz ve dopdolu sofra hazırlardı.
Altı ve sekiz yaşıma kadar benim favorim erişte yemek ve teravih namazına gitmek